31 Mayıs 2010 Pazartesi

ALLAH BELANI VERE İSRAİLL!!!

Ne diyim herkes olanları görüyor...

25 Mayıs 2010 Salı

Bebeğim olmadan 1 hafta...

19 Mayıs tatilini 2 gün birleştirip bebeğimle birlikte annemlerin yazlığına gittim, hafta sonuyla birlikte 5 gün tatil yaparak dinlendim. Dönüşte bebeğimi anneme bıraktığım. Biraz değişiklik olsun diye düşünüm. Ama bebeğimi ÇOOOK ÖZLEDİM :( Hergün bilmemkaç posta konuşuyoruz. Yeni yeni şeyler öğrenmiş, sürekli dışarıda geziyormuş, günde 2 kere çocuk bahçesine, sonra denize alışverişe gidiyorlarmış. Artık kendi kendine kaydıraktan kayabiliyormuş. Bütün tatil sitesinin sevgilisi olmuş. yaklaşık 1 hafta daha orada kalacak. En büyük endişem beni araması ağlamasıydı ama çok şükür hiç aramamış ve çok mutluymuş. Hoş beni sallamamasına biraz içerledim ama neyse:) Bebeğim için en iyisi neyse benim için de en iyisi odur. Bende bu arada özgürlüğümü ilan ettim, özellikle spora fena sardım:) En sonunda 70i kırdım:) Hatta bir ara 68,5 olmuştum ama koca beyle kavuşunca yemekler de arttı, şu an 69,5 um. Olsun, buna da şükür.

Bu kadar yalnız geçirdiğim vakitten sonra şunun farkına vardım, bebeğim olmadan herşey boş, yapacak birşey bulamıyorum artık. Eve erken getirip de hapis gibi tıkmak da istemiyorum. Zaten gelip seni alayım mı dediğimde (bilinçli mi değil mi emin değilim) ı ıhh diyor :) Ama ben onsuz çok yalnızımmmmm :(

11 Mayıs 2010 Salı

Akıllı beni bulmaz ki...

Sabah sabah çıktım yola işe geliyorum. Gayet lay lay lom erken de çıkmışım işe de geç kalmıycam, oh ne güzel güne başladım derken başıma gelene bak. Kavşağa yaklaştım kırmızı ışık var durdum. Adamın biri de kenardan arabasına bindi, işaret falan yok ama, çıkacağını anlamam mümkün değil. Işık yandı hareket ettim, bu salak fırladı kırdı önüme, fren yaptım çarpmak üzereyken zor durdum, bastım kornaya adam da özür diledi gitti yoluna. Sonra diğer kırmızı ışıkta arkadan bir adam koşarak geliyo, cama vurmaya başladı, açtım noluyo dedim anlamadım bile, yok ben yolun ortasında durmuşum adama yol vermişim, bu dolmuşçu da ani fren yapmış yolculardan birinin burnu kırılmış. Kavşaktan çıkarken durulur muymuş,terbiyesizler bilmemne bas bas bağırıyo bana. Ben şok oldum ama, algılayamadım, bu bana bağırdı bağırdı gitti. Sonra bende jeton düştü, Allahın işi trafikte yanıma denk geldi, çektim el frenini yaktım dörtlüleri, dolmuşçuya bastım fırçayı, sen kimsin bana bağırıyosun terbiyesiz, sen benim niye durduğumu biliyo musun laf etme hakkını nerden buluyosun, adamın burnu kırıldıysa senin suçun bir dünya laf saydım bar bar bağırıyorum ama dellendim yani. Yolcunun biri hanımefendi yaralı var dolmuşta ani durdunuz dedi, ona da beyefendi siz gördünüz mü benim neden durduğumu, önüme araç çıktı bu sizin soförün suçu diye ona efendice açıkladım. Sonra plakasını aldım, adam dayı dayı konuşuyo al bakalım napıcaksın bas yoluna, ben de aldım zaten merak etme hesaplaşıcaz dedim. Ama benim sinirlerim bozuldu, ulan sen kimsin bana anam babam bağırmıyo.

Kocamı görüldüğü üzere çok eleştiririm ama bu dünyada başıma ne iş gelirse gelsin onun çözeceğini ve beni koruyacağını adım gibi bilirim. Zaten bu yönüne aşık olmuştum, beni herşeyden ve herkesten korur, seni ancak ben üzebilirim başka kimseye müsade etmem der:))) Aradım durumu anlattım ama anlatırken sesim titredi ağlar gibi oldum. Nereye şikayet etcem ben bu adamı diye sordum. Benden adamın plakasını aldı sen bişey yapma dedi. Yarım saat içinde bu dolmuşçuyu buldurdu, adama özür diletti. İstersen seni de arattırayım dedi ben istemedim. Adam da özür dilemiş, yolcuların tepkisinden korktuğu için suçu bana atmak istemiş, panik olmuş, aslında öyle dolmuşçulardan değilmiş, çok efendiymiş.. beni de söylemiş, yenge hanım da çok bağırdı demiş. Benden orda da özür dilemiş, yolunuza gidin demiş. Bu kısmı yalan tabi, bana bas git yoluna demese, al plakayı napıcaksan yap demese, özür dilese ben zaten uzatmam. Neyse, kocacığım da bidaha arabadan inme ben hallederim herşeyi, plakayı al yeter diyo, gülüyo bana, kabadayı karıcım diye. Cidden ben tırsarım bu tiplerden ama gelenler gelmiş demekki kan beynime sıçramış ki dolmuşçunun önünü kesip laf saydırabildim:))

Canım kocacım, bazen çok kabalaşıyosun, düşüncesizleşiyosun seni odunla dövmek istiyorum ama bugün iyiki sana sahibim diyorum :) Pazar günü ile bugün arasında sana olan hislerim 180 derece değişti. Sen tabi bu satırları okumuyosun ama okusaydın seni çok sevdiğimi ve ara sıra aptalca davranışların olmasa gül gibi geçinip gideceğimizi anlardın.

Eveet, önümüze bakalım, kimseye bulaşmayalım:)

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Anneler Günü kabusum

Bu benim anne olarak kutladığım ikinci anneler günüydü. Çok mutlu geçeceğini düşünüyordum ama resmen herşey rezil oldu. Neden??? Tabiki sevgili kocacığım yüzünden. Ben zannediyorum ki bana kahvaltı hazırlayacak yahut akşam yemeğine götürecek. Ailece gezicez filan. Sabah zaten bi asabi kalktı. Ters ters konuşuyo, saçma sapan kaprisler yapıyo. Neyse uyma şuna dedim kendi kendime, istediği kahvaltıyı hazırladım. Bizim kızın da huysuzlanacağı tuttu, mızmızlanıyo, sağa sola tırmanmaya çalışıyo, bi de kızıma laf etti, ne b.ktan bir sabah yaşıyorum bilmemne, sonunda tepem attı, kavga ettik. Benim anneliğimi, ev kadınlığımı, yemeklerimi aklınıza gelebilecek herşeyimi eleştirdi. Yok ne anneler varmış, çocuklarını süsleyip püsleyip dışarı çıkartıyomuş, bizim kız fakir çocukları gibi geziyormuş. Anan önlük takmayıp peşinden koşturarak yemek yedirmeye çalıştığı için yeni aldığım herşey leke içinde ve bi türlü çıkmıyor dedim, vay anneme laf ediyosun. Sonra evde yemek yapmadığım için hep dışarda yemek yiyomuş. Hadi ordan külahıma anlat dedim, anca sen dışarda gez dolaş, et ye, bak dolapta semizotu var yesene taze yaptım dedim. Yok, o bişeye benzemiyodur yemek yapmayı da beceremiyosun dedi. Ev de pislik içindeymiş. EEE sen hiçbişeyin ucundan tutmazsan ben akşam 6.30dan sonra yemek mi yapayım evi mi temizleyeyim, çocuğumla mı oynayayım dedim. Ayrıca sen git köylü kızı al, o senin istediğin herşeyi yapar, ben paramla kadın tutuyorum, sana da muhtaç değilim dedim. Son olarak da beğenmiyorsan kapı orda diye höykürdüm. Vay sen beni kovuyo musun? diye bi kavga gürültü. Küstüm tabi ben, konuşmuyorum. Öğleden sonra annesine gidecektik, bunu aldı bir telaş. Önce gitmiyorum ne halin varsa gör dedim sonra da korkma annene gidicem hiçbirşey de belli etmiycem dedim. Ay nasıl barışmaya çalışıyo, sen gel ağzıma et, ondan sonra asabiyim sinirlerim bozuk beni affet. Bebeğimiz de hafif kusuyodu zaten. İkimize birden sarılıyo, bak bebeğimiz hasta uzatmayalım, hadi gidip sana hediye alalım vıdı vıdı. Bugün ne seninle konuşmak istiyorum, ne de bişey yapmak. Senden gelecek hayır Allahtan gelsin dedim, küs bir şekilde yola çıktık. Kayınvalidemde bebek iyice hastalandı, hertarafa kustu. Aha dedim kadın şimdi gene karaları bağlayacak, suratı limon satıyo bebek hasta diye. Sanki ben üzülmüyorum, tövbe yarabbim. Neyse, eve getirdim çocuk durmuyo kus allah kus, su içse kustu, en sonunda doktora götürdük akşam 5ten 10.30a kadar hastanedeydik. Bi ilaç verdiler, kusması azaldı, kendine geldi oynamaya falan başladı çok şükür. Ama su su diye inliyo. Doktor da zorlamayın midesi dinlensin dedi. Ben de gece 11 gibi çok aç çocuğum, aç uyumasın diye 120 ml mama yaptım. 1 saat sonra onu da çıkardı. Vay doktorun dediğini yapmadın... Çocuk aç ve su-mama diye ağlıyor. Annelik işte dayanamadım aç yatmasına. Ama kustuğu için bir koz daha vermiş oldum kocama.

Sonuç olarak, 29 yıllık hayatımda 1 kez olsun uçuk çıkarmayan ben, dün gece ilk uçuğumu çıkardım dudağımın kenatında. Baba kız anneler günümü mahfettiniz dedim. Allah beterinden saklasın, kocayla savaşmaya her zaman hazır ve de razıyım da bebeğime bişey olmasına dayanamıyorum.

Ha bir de İstanbul dönüşü ayı gibi olmuştum ve 73e vurmuştum ya, o zamandan beri rejimdeyim ve 3 kilo verdim, 70 oldum gene. Durmak yok yola devam :))