29 Mayıs 2011 Pazar

Blog sorunları

Blog ayarlarımda sorun var, bazı bloglara yorum yapabiliyorken bazılarına yapamıyorum. Bunlardan biri de sevgili Selinka'nın bloğu. Canım, beni okuyorsan, sana ne zamandır hoşgeldin demeye çalıştığımı, neler neler yazdığımı ama bir anda silinince saçımı başımı yolduğumu bil. Hoşgeldin arkadaşım...

Bir diğer sorun, bloggerlık macerama başlarken her türlü bloğu izliyordum ama artık izlemek istemediklerimden bir türlü çıkamıyorum. Hey yolu denedim ama ı ıh... Kısa yolu bilen varsa bana anlatabilir mi???

24 Mayıs 2011 Salı

Sana ulaşmak ne zormuş ey blog!!!

Kaç gündür bir türlü bloğa giremedim, hiçbirinizi okuyamadım. Valla zaman geçmiyor böyle yahu :)))

Kaynana kavgasının üzerinden çok sular aktı, gene hiçbişey olmamış kıvamına geldik. dıştan tabiki böyle, içimizde ne fırtınalar kopuyo bilemem :)) Yok saydım unuttum gitti...

Eşimin teyzesi felç oldu, sol taraf gitti kadında. Dün akşam ziyaretine gittik, Allah kimsenin başına vermesin çok zor ya.. İnşallah iyileşir. Ben de böyle şeyleri gördükçe hayatta dandik kavgalardan çok daha önemli şeyler olduğunu hatırlayıp ailemle sağlıklı geçirdiğim her güne şükür ediyorum.

Son olarak az önce öğle yemeğinin üstüne bir paket negro yedim, pişmanımm... Zaten bugün itibarıyla göbeğimin azıcık çıktığını farkettim. İnsan 1 hafta yürümeye ara verince böyle mi olmalı ya?? Kolum bacağım zayıf göbeğim kocaman hamilelerden olmak istiyorum ama hayal bu yalnızca. Ben direk "hamileyim diye öküz gibi yemiş semirmiş" denilen cinsten olucam heralde :)))

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Kaynanayı napmalı?

Ciddi ciddi soruyorum, birazdan anlatacağım şekilde hareket eden kaynanaya ne yapılabilir???

Beni okuyanlar bilir, benim kaynana(çok kızgınım yoksa böyle konuşmam) acaip pimpirikli bir tip. Bakıcı ile bebeği 1 dakika başbaşa bırakmıyor, hatta kendi işi olduğu zaman bana işten izin al,bakıcının yanında dur demişliği (ve benim bunu yapmışlığım ) bile vardır. Acaip bir şey, hiç kimsede böyle şey görmedim. Sabah 9 akşam 6 mesai gibi bize geliyor. Allah razı olsun çocuğumu sevdiğinden bakıyor, geniş olmasındansa pimpirikli olmasını tercih ederdim zaten.

Akşam eve gittim, kızımı kucakladım kapıda içeri girdim. Meraba nasılsınız faslı 3-4 dakika kayınvalideyle konuştum. Kayınpederin geleceğini, onu bekleyeceğini söyledi vs. Bakıcımız çıkıyordu 2 dakika onunla kapıda konuştum, 15 günde bir gelen temizlikçimiz de içeride ütü yapıyordu. Benim için temizlikçiden farklıdır, ben küçükken anneme gelirdi, şimdi bana geliyor düşünün yani. Annecim ben bi x ablayla konuşup geleyim dedim. Gittim naptın neettin nasılsın şunu yaptın mı diye 7-8 dakika konuştum. Bi baktım içerden ses gelmiyor. Heralde balkona sigara içmeye çıkmıştır dedim. Geçtim baktım yok. Banyoya baktım, bağrdım çağırdım annecim nerdesiniz diye yok allah yok. Camdan bi baktım arabası da yok. Bizim kaynana basmış gitmiş. Hem de okadar sessiz gitmiş ki kimse duymamış. Temzilikçi abla şaşırdı kaldı. Hemen telefona sarıldım, annecim nerdesiniz diye. Bir başladı "ben bakıcı değilim, beni sap gibi bıraktın, sen bunu hep yapıyorsun saygısızsın, benim hassasiyetlerimi öğreniceksin , ona göre davranıcaksın" vıdı vıdı anlatamam yani. 5 dakika beni fırçaladı, ültimatom verdi azarladı. Ben ne yaptım dersiniz, annecim özür dilerim farkında değilim yanlış anladınız burası sizin eviniz şeklinde olayı yatıştırmaya çalıştım. Ama nasıl tepem attı anlatamam. Nasıl delirmeyip de kendimi tuttum alttan alabildim inanın bilmiyorum.

Sen kimsin benim annem babam beni böyle azarlayamaz, sen kimsin beni terbiye ediceksin!!!

Akçam koca beye de anlattım, annem ayıp etmiş ama sen de dört dörtlük değilsin bazı şeylerden inceliklerden bihabersin vs baktım bana bulaşıyo. Bütün gece onunla da kavga ettik.

Oh lan ne ala, kadın bana saydı saydı, benim içimde kalmasın söyledim ferahladım dedi, bi de anneciği üzülüp sinirlendiği için ben suçlu oldum. Gecemin içine etti, terbiyesiz kadın. EEE fazla yüz verdim böyle oldu. Kaynanı "sen sadece doğurdun, bu benim çocuğum" deme cüretini gösterebilecek kadar şımartıp tepene çıkarırsan sonuç bu olur.

Eskiden severdim kadını ha, her yerde önünden arkasından Allah razı olsun derdim çocuk bakımı konusunda bire bir anlaşamıyoruz ama varsın titiz olsun, baktığı sevdiği benim çocuğum sonuçta diyip ses çıkarmıyordum garipliklerine. Ama bundan sonra köprüler yıkılmasa da çok fena bozuldu. Saygı mı istiyor, bundan sonra en alasını görür ama sevgisiz saygı kendisini tatmin edecek mi hepbirlikte göreceğiz...

Ben yapacağımı bilirim sana... (fikirlere açığım, siz olsanız napardınız???)

10 Mayıs 2011 Salı

Bebeğimi görümmm...

Aslında perşembe sabahı için doktordan randevu almıştım ama dün öğlene doğru aratıp müsaitseniz bugün gelebilir misiniz diye rica edince kıramadım. Aslında benim canıma minnet, erken istemiştim randevuyu ama yer yok diye vermemişlerdi. Neyse koca beyi aradım, geldi aldı beni hoplaya zıplaya gittik. Doktor amca tartıyo ya, en çok o kısımda gerildiğim için saat 1 deki randevuya öğle yemeği yemeden gittim, neme lazım 1 kilo kafadan fazla çıkmıyım fırçamı yemeyim dedim.

Neyse efendim, önce sizi tartalım mariposa hanım diyince ürkek bir tavşan edasıyla parmağımın ucunda çıktım. Toplamda 1,3 kilo almışım. 11 haftalık bir hamilelikte benim için harika bir haber bu. Çünkü ilkinde ne olduğunu anlayana kadar 4 kiloyu çakmıştım 3 ayda. Doktorcuğum, ne kadar az almışsınız aferin dedi. Anam hayatımda ilk defa biri bana az kilo almışsın dedi, mutluluktan uçtum :) Doktorcum konusunda şüphelerim vardı ama hepsi geçti bu lafın üstüne, kanım kaynadı sevdim adama bi anda :))

Bebiş iyi sağlıklı, kalp atışını dinledik, hiçbir sorun görünmüyor merak etmeyin dedi. Koca bey de, aaa göz çukurları var yüzü insana benziyo diyo:) Adam şoka girdi heralde diye düşündüm, ilk hamileliğimde her kontrole geldi her şeyi biliyo, bu ikinci çocuğumuz yani deneyimli filan ama böle saçmaladı :) Sanki yaratık doğuracam, lafa bak insana benziyomuş :)))

Saçmalamasını açlığına ve şekerinin düşmesine verdim, doktordan çıkınca hemen yemeğe koştuk. Az kilo almışsın dedi ya telafi etmem lazım:) Yedik yuvarlandık, ben insan ölçülerinde yedim ama koca bey gene sapıttı, üstelik de gelmeden önce evde yemiş, tokmuş, onun üstüne yemiş:) Bu sefer de çok yedim niye iradesizim diye surat astı :) Ben de hadi yavrucuğum sen beni işe bırak, biraz daha birlikte kalırsak kesin ufak çaplı birbirimize sataşıcaz, gel güzel güzel ayrılalım dedim öpüştük ayrıldık :))

İkili test için 10 gün sonraya çağırdı, belki bebeğin cinsiyetini de görürüz dedi. Şimdi koca beyde onun heyecanı var. Kızları çok sevse de için için erkek istiyor biliyorum. Hayırlısı olsun...

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Anneler günü süprizi mi dediniz???

Süpriz miii, o da ne???

Bloglara bakıyorum millet karısına çocuğu vasıtasıyla süprizler yapmış, hediyeler orjinal fikirler filan. Ben size anneler günü maceramı anlatayım. Bir gün önceden sevgili kocacık, kahvaltı için biyerler ayarla da anneler günü için oraya gidelim dedi. İyi bakalım dedim, rezervasyon yaptım. Sabahtan kalktık gittik, tıkındık, sonra kocacık "canım karıcım anneler günün kutlu olsun seni seviyorum neye ihtiyacın varsa söyle de alayım" dedi. Allah razı olsun, teklif etti en azından :)))

Dışımdan " Sağol canım, hiçbirşeye ihtiyacım yok, teşekkür ederim çok naziksin" dedim ama iç sesim " Ya kocacım Allahını seversen odun musun, neye ihtiyacım olursa ben gider alırım zaten, param pulum var, mühim olan insanlık, saksıyı çalıştırcaksın süpriz yapıcaksın, hiçbişey bulamazsan(!) çiçek al bari, anlıyorum özel günlerde 2-3 katına sattıkları için gıcık olup almayı reddediyorsun ama bişey yapaydın beeaaaa" diye haykırıyordu.... :))

Sonra ailece havuza gittik, bizim küçük cadı bir tatlı oldu bikinisiyle, laf atmayan kalmadı. Bütün gün boyunca hiç arıza çıkarmadı ve bütün iyiliği üzerindeydi. Sanırım çocuğa malum olmuş, anneler günü münasebetiyle çok usluydu. Havuzdan sonra beraber uyuduk, sonra da akşam yemeği yiyip Behzat Ç.'yi izleyip yattık :)) Benim için gerçekten çok güzel bir gündü, çok mutlu oldum.

Ama laf aramızda, kızımın biraz daha büyüyüp kendi eliyle yaptığı birşeyi (resim, kart vs) ya da elleriyle topladığı papatyaları vermesini dört gözle bekliyorum, hatta hayal ettiğim zaman gözlerim doluyor :))

6 Mayıs 2011 Cuma

Cuma akşamı sayıklamaları...

Ay içim şişti valla, devlet dairelerindeki entrika Brezilya dizilerinde olmaz. Ben bir kamu kurumunda uzman olarak çalışıyorum. Yani profilim kısmındaki özel sektör husus bir aldatmaca. (Sanki millet benim peşimde de deşifre olucam:)) Nası olsa okuyan da az, vur beline kazmayı, yazacam yazabildiğim kadar....

Geçenlerde acil bir toplantı için İsviçre'ye gitmem istenmişti, 1 hafta var toplantıya anca teklif ediyorlar. Lan benim hazırda pasaportum yok, grinin süresi dolmuş, çoluk çocuk ne halt eder 5 gün diyip reddetmiştim. Şincik istanbula da gittim ya, millete batmış. Elaleme gezme lazım, bi de ben bu birime en yeni gelen kişiyim, görece kıdemli sayılırım ama gene de yeni olmamdan ötürü bööle has eleman muammelesi görmem milleti kıllandırdı. Baktım bugün benle aşık atan tiplerin surat 5 karış, fısır fısır konuşuyorlar. En sonunda biri geldi, "hııı İstanbula gitmişsin sana mı teklif ettiler" filan dedi. Normalde kimseyle tepişmem ama baktım art niyetli yaklaşım var, evet benim gitmem gerekiyormuş özellikle benden istediler dedim, yıkıldı yavrucak.

İnsan aklından geçenleri patır patır diyemiyor. Oysa "bana bak, haddini bil kendine gel, çok çalıştığım için bir nebze ödül veriyorlar, niteliğim de hepinizden iyi, yatacağına çalış da seni de göndersinler" demek isterdim ama yalancı bir sırıtışla yetinmek zorunda kaldım.

Neyse iş hayatı pek anlamsız. Eskiden ne kadar idealisttim, ikinci üniversite okumayı yurtdışında mastır yapmayı planlardım. İkinci üniversite hayal sayılır, ancak açıköğretim olabilir, 2 çocukla zor. Yurt dışı imkanım var olmasına var ama koca beyi ikna edemiyorum, iki sene senin paranı mı yiycez diyip duruyo, özel sektör mantığı işte, bi de çevresini kaybedermiş, ofisi nasıl kapıycakmış vs. oysa herkes (tüm memular) karısına eşlik ediyor hiç de sorun haline getirmiyor.

Diğer bir vukuat, sekreter kızımız (daha doğrusu gürbüz bir kadın 28 yaşında tombul vurdunnu devirecek bir tip ama nedense benden genelde çekinir biraz, mesafeli davranıyorum ondandır ama art niyetsiz çok iyi kalpli) dün bana pat diye "mariposa hanım dikkat edin kilo almaya başlamışsınız" dedi. Anam yutkundum, hıı diyip geçtim. 2,5 aylık hamileyim ondandır diyemedim henüz bilinmesini istemiyorum ama bu aldığım 2 kilo geldi göbeğime yerleşti, saklamak zor olacak sanırım. Bari 4 ay anlamasalardı yaw.. İçinde kötülük olmadığını bildiğim için uyarısını ciddiye aldı, artık şeker-tatlı yok. Ben rejimde bile ufak bir çikolata yada çatalın ucu tatlı vs kendimde hak görüp yiyen bir tipim. Bu hamilelik ayağına her öğleden sonra büyük bir çikolata ya da bisküvi yemeye başlamıştım özellikle son 1 haftadır tatlı olayını abarttım yani. Neyse, onun bu lafı beni kendime getirdi. Şimdilik tatlıyı kestim. Diğer şeyleri canım ne kadar isterse yiycem. Hele tatlısız bir dünyaya alışayım, diğer tuzlu hamurişleri,pilav börek vs de çıkacak hayatımdan.

Cuma akşamı sıkıntısı işte, iş güç yapılmaz bu saatten sonra, yatıp yuvarlanıp elma ceviz tıkınıp, mesai bitimini bekliyim.

Pazartesi görüşürüz...

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Özet

İstanbul, beni mi bekledin kardeşim yağdırmak için?? Sabah Ankara'da günlük güneşlik bir hava vardı, dedim ki kendi kendime Ankara böyleyse İstanbul nasıldır oh gözüm gönlüm açılır, ama nerdeee... Adımımı attım ki yağmur yağıyor, dönene kadar da hiç durmadı. Allahtan ulaşım için bu shuttle hizmetini almışım, valla taksiden farksız, hem de güvenli. Biz Ankaralılar, İstanbul'dan korkarız, güvensiz gelir sanki her an kaçırılıcaz soyulucaz filan, paranoyaklık işte. O nedenle içim çok rahattı.

Gittim, kendime sadece 25 dk ayırabildim, onda da Kanyon'da yemek yedim. Yani ben bu İstanbul seyehatinden hiçbişey anlamadım. Bidahaki sefere inşallah. Toplantıda da kafa beyin kalmadı, pestil gibi döndüm ama değdi doğrusu. Otur otur sıkılmıştım, hava aldım geldim. Döndüğümde Ankarayı da sel götürüyordu. Gene de güzel bir seyehatti.

Lakin dönüş uçağında kusmasaydım süper olacaktı:)

3 Mayıs 2011 Salı

İstanbul'u gezip gelicem...

Yarın 1 günlüğüne İstanbul'da bir konferansa katılmam gerekiyor. Sabah gelip akşam 7 uçağıyla dönücem. Normalde görevi reddederdim ama bi hava almaya ihtiyacım var, evdeki bücürük de yokluğumu anlamayacak ben de biraz uzaklaşmış olacağım. Gezmeye hiç vaktim olmayacak ama olsun, daha sonra tekrar gelirim.


Atatürk Hava Limanından 4.Levente en kısa ve ekonomik olarak nasıl gidildiğini bilen varsa bana anlatsın yoksa şu maximiles kartın Shuttle'ını kullanmak zorunda kalıcam. Bi de zannımca beni kimse okumuyor. Yorum yapan bi Allahın kulu yok, "acaba benim yorum ayarlarımda mı sorun var anlamadım" desem poliyannacılık yapmış olurum. Yok kimse okumuyo beni, napiiim benim de kaderim bu:)

Ben gidiyorum, hemen dönücem...