29 Eylül 2011 Perşembe

İradesizlik çok kötüüüü

Son 1 haftadır gerek bloglarda gerek internette hamilelikte nasıl az kilo alınabileceği, krizlerle nasıl başa çıkılması gerektiği, doğumdan sonra kilo verme süreci vs gibi şeyleri okuyorum. Detokslar vücudun temizlenmesi gibi şeylere çok takmış ve acaip gaza gelmiş durumdaydım. Örneğin zaten bir hamilenin yapmaması gereken gazlı içeçek içme hadisesi kafama takıldı, her gün kola içen bendeniz 4 gündür hiçbir şekilde gazlı içeçek içmiyorum(soda hariç) ve bundan sonra da hayatımdan tamamen çıkarmak için elimden geleni yapmaya kararlıyım. Dedim ki "hadi kendim için bir iyilik daha yapayım, tatlıyı da hayatımdan çıkarayım". Ama düşündüğüm kadar kolay olmadı. İlk gün yemedim, ikinci gün 1 çatal kek yedim, üçüncü gün de yemedim ammavelakin dördüncü gün yani bugün herşeyi batırdım. Öğlen yemekte tulumba tatlısı çıktı, canım okadar çekti ki dayanamadım 2 tane aldım bi plastik tabağa, en azından ara öğün olarak yerim kudurucam yoksa diye düşündüm. Getirdim masama koydum sonra biraz hava alayım diye yürüyüşe çıktım, bi marketten meyve alayım diye düşünüp girdim. Girmez olaydım, 1 tane gofret, 1 paket de içi çikolatalı olan bisküvilerden aldım (eti tutku). Koşar adım işyerime döndüm, kendimi mutfağa atıp çay hazırladım ve 2 tane tulumba tatlısı, 1 paket gofret ve 6 adet bisküviyi peşpeşe lüplettim. Çook pişmanım çok mutsuzum. Halbuki gayet iyi durumdaydım sabah, aklımda bile yoktu tatlı yemek, bu kudurma kendinden geçme hadisesi de nerden çıktı anlayamadım. Netten bulduğum bilgilere göre 2 adet tulumba 90, 1 paket gofret 241 ve 6 tane bisküvi 250 civarında kaloriye sahip. bir anda 600 kalori :(( üstelik de öğlen yemeğimi gayet(!) güzel yemiştim.

Kusmak istiyorummmm :(

19 Eylül 2011 Pazartesi

Raporlu Günler...

Anlaşılan akıllanmamışım. Daha önce de böyle olmuştu. Geçen hafta çok hastaydım pazartesi işe gittim geri kalan 4gün için rapor aldım. Evde dinlenmekti amacım ama nerdeee... Zaten koca bey benim raporlu günlerimi gezilip tozulacak aile günleri zannediyor. Prensip olarak hastalıktan gebermedikçe rapor almam ben. İlk gün saat 10 gibi işler bitti çocuğu kreşe bıraktım ama o beni bırakmadı 2ye kadar ben aşağıda o yukarıda alışma süreci geçirdik. 2 de eve getirdim uyuduk beraber, bakıcı da yemeği temizliği yapmış rahat geçti. Ertesi gün gene kreşe götürdüm, dönüşte alışveriş yaptım koca bey bu sefer aldı çocuğu ben de o sırada uyudum. Demez mi ki bana sen hiç hastaya benzemiyorsun. Tam sopalık, numara yapmıyorum diye inandıramıyorum kendime. Anası az öksürse ah anacım vah anacım, biz gebersek yok bişeyin diyor. Tabi bunları kendisine çemkirmek suretiyle söyledim sustu :) Akşam da bi baktım plan yapıyo. Neymiş boşa geçmesin günler... Lan hastayııım...

En sonunda allem etti kallem etti Amasraya 2 günlük götürdü. Yani çok güzeldi ama gerek yoktu. Ben yatıp uyuyacaktım ama kısmet olmadı. Amasra da güzelmiş, her akşam balıkları götürdük.

Sonuç, hala öksürüyorum :)

12 Eylül 2011 Pazartesi

Anneye hasta olmak haram...

Hastayım ulen hastaaa, biri bunu kocama anlatsın lütfen. Bu erkekler hakikaten çok sorumsuz. Cuma günü rapor almıştım, hafta sonu yattım biraz ama yeterli olmamış anlaşılan sefil haldeyim. O kadar sefilim ki daire başkanım bile biraz daha alsaydın dedi. Ben de yarın bikaç günlük daha rapor çakıcam. Durum böyle... Dün gece çok ama çok ağırlaştım, öksürmekten uyuyamadım. Küçük cadıyla birlikte yatıyoruz, baba ayrı odada ama dün gece için çok öksürünce koca beye sen kızın yanında yat ben onu uyandırıp rahatsız etmeyim öksürüklerimle dedim. Bunu da gece 23.30da diyip yattım. Saat 1 gibi kızın öksürükleriyle uyandım. Yan odadayım ve çocuk takır takır öksürüyor. Hemen fırladım, bir de baktım ki terlemiş ter üzerinde soğumuş, alttan da salmış çişini, o da soğumuş, üstü başı açık donmuş. Sinirden çıldıracaktım. Koca bey hala çocuğun yanında yatıyo, duymuyo. Hemen kaldırıp üstünü başını temizledim, bu sırada kusar gibi oldu onu yakaladım temizledim tekrar tuvaletini yaptırıp kendi yatağına yatırdım. Göbeğim kocaman oldu, taşımakta çok zorlanıyorum, hem hastayım hem sinir oldum valla gece gece adamı boğacaktım.

Sabah da fırçamı attım ama uyuyodum uyuyan adamı nasıl sorumsuzlukla suçlarsın diye bir savunma getirdi. Valla diycek laf bulamıyorum, kadınla erkeğin daha doğrusu anneyle babanın farkı bu sanırsam...

Not: Bu yazı geçen hafta yazılmıştı ama işlerin acilliğinden ancak bugün yayınlayabildim...

7 Eylül 2011 Çarşamba

Samsun Düğünü

Düğün öncesi bilimum kavgalar gerçekleşti demiştim, çapraz olarak herkes herkese sataştı:) Ben hiç bulaşmadım izleyici olarak yerimi aldım sonunda yazık dedim arabuluculuk yaptım, düğünden önce olmaz sonra tepişirsiniz dedim. Netekim sonrasında da devam etti :)

Şimdi düğünde olanlardan bahsedeyim biraz. Herşey tam kır/köy düğünü gibi oldu. Açık hava bir tesis ayarlanmış, oranın düzenlemeleri yapılmış. Laf arasında konuşurken teyzem 40 bin tl masraf yaptık dedi. Ben de yuh naptınız ayol kır düğünü için demiş bulundum:) Sanane di mi, sus otur ay ne iyi de. Efendim sadece 50 kilo tereyağı alınmış, yemekler içkiler misafirler için tutulan otel derken keşke bu rakamda kalsalar diye şükreder olmuşlar.

Konvoy filan oluşturuldu bayağı büyük bişey, ne de olsa damadın yani kuzenimin babası belediye başkanı, millet de bi şekilde takılmış gelmiş. Gerçekten kalabalıktı 700 ila 800 kişi arasında vardı belki daha da fazla heralde bilemiyorum duyan gelmiş. Keşkekler, etli kavurmalar filan yapıldı ama başka mezeler içkiler filan varmış biz görmedik:) Servis kötüydü, küçük yerin insanını çalıştırmak çok zordur derler zaten. Şarkıcılar türkücüler derken zaman geçti. Bizim kız çok coştu, prenses giysisi giydirmiştim zaten sallana sallana dolaştı.

Yalnız millet bi garip, siz gelmişiniz o kadar yiyip içtiniz yahu azcık oynasanıza, pistte oynayan doğru dürüst kimse yoktu çoluk çocuğa kalmıştı meydan. Açık hava düğünleri her zaman bu açıdan tehlikelidir zaten, hep bir dağınıklık boşluk duygusu yaratır.

İkiyüzlülük mü bilmem ama bence güzel bir düğün değildi, çok aksaklık vardı müzik ses servis kötüydü ve millet oturdu oynamadı coşamadı yani. Gene de teyzeme çok şahane oldu dedim napim :)

Kocamı soran olmadı doğru düzgün, yani herkes açık cephe almış, neden böyle yaptı demek yerine yok farzettiler. Bu durum beni üzdü ama yapcak bişey yok. Koca beye de dedim artık bu iş bitti, sen de naz niyaz etme onlar da bişey yapmasın aranızdaki ilişkiler tamamen koptu saygı çerçevesinde yok sayıyorsun. Bana bişey sormuyorsun onlar hakkında da bişey demiyorsun bundan sonra diye de tembihledim. Tabi elin adamı ikiyüzlülük çekmiyor, kaldıramıyor, kavga edip yok sayamıyor.O da napsın çekti kendini uzak duruyor. Senin sülale gerçekten garip, samsun kanı taşıyanlardan senle abin öyle değilsiniz ama geri kalan hepsi son derece anormal diyor. Babamı müthiş seviyor (Samsunlu değil, Eskişehirlidir babam:)ama anne tarafında adam yok doğru düzgün diyor. Bilemiyorum bundan sonra konuşturmayı düşünmüyorum bu konularda ama için için üzülüyorum neden böyle olduk diye.

Of burada da amma içimi döker oldum, kimselere anlatamıyorum başka, napimmmm...

6 Eylül 2011 Salı

Gene hasta ettim çocuğumu :(

Yahu kafayı yiycem, neden bu çocuk benle bir seyehate gidip döndükten sonra mutlaka hasta oluyor? Koca bey de iyi bakamamışsın heralde çocuğa diyince kafamın tası attı kavgaya tutuştuk, sen yanımda olsaydın da sen baksaydın sen korusaydın diye çemkirdim, sustu. Sen benimle çok kötü konuşuyorsun diyor. Yahu adam ben sana niye durduk yere saldırayım, hayır yani yağmur yağsa benden biliyor, her zaman büyük ihtimalle de farkında olmadan beni suçlayıcı konuşuyor. Sakinleştikten sonra aradı, 45 dakika konuştuk, ben seni daha önce de uyardım beni suçlama ben anaysam sen de babasın benim kadar her şeyden sen de sorumlusun dedim, sonra gene kumrular gibi olduk:)

Samsun maceramız çok olaylı geçti, herkes herkesle kavgaya tutuştu, sonra ayrılırken kuzu sarması moduna girildi, bu durum Karadenizlilere özgü mü yoksa bizim sülale mi son derece garip henüz çözemedim. Yazık bizim Tokatlı gelin de şaşırdı kaldı, bizim sülale(hiç sesleri yükselmeyen tartışmayan uyumlu insanlar) bu kadar kavga etse herkes dağılır, kimse kimsenin yüzüne bakmaz, ancak bidahaki bayrama filan zor toparlanır aile dedi :) Kız haklı, bişeyler geveledim KAradenizliyiz biz çabuk parlarız filan diye ama tatmin edici olmadı sanırım :)

Neyse, olanları anlatmaya yarın devam edicem, herşeyi yazsam roman olur valla:)