27 Ekim 2011 Perşembe

Son haftam, artık ayrılıyorum

Doğum oldukça yaklaştı, bayrama kadar çalışıp sonra izne ayrılıcam. İşyerinde sağolsunlar üzerimdeki işleri aldılar ve işyerindeki son 2 haftayı rahat geçirmemi sağlıyorlar. Ben de sağdan soldan film bulup izliyorum, internette geziniyorum filan. Vakit geçmek bilmiyor, at gibi koşmaya alışmış olan ben, boşluğa düşmüş gibi hissediyorum :)

Kendimden kısaca bahsedeyim, kocaman bir göbek oldum. Herkes burada doğuracaksın heralde diye takılıyor. 13 kilo almış bulunmaktayım ama daha 5 hafta var, inşallah 2den fazla almam.

Bizim minik cadıyı eşimin kuzeninin kreşine vermiştik ya, sonu hüsran oldu. EE çocuk her ağladığında zart zart arayıp gelin alın derlerse olacağı buydu. Neymiş efendim, ağlamasına dayanamıyorlarmış. Profesyonellikten uzak yaklaşım işte budur. Çok aşırı ilgilendiler sözde, sürekli biri kucağına aldı, ağlayınca baba ya da babaanne(!) çağırıldı. Şimdi bana iyilik mi yapmış oldular? Anladığım kadarıyla bizden kreş ücreti almamışlar, çok merak ediyorum ücret verseydik yani tanışıyor olmasaydık sürekli bizi çağıracaklar mıydı? Ya da "çocuk bu, ağlar ama dayanmanız lazım hepsi ağlıyor mutlaka alışacaktır" diyip bize cesaret ve dayanma gücü verirler miydi? Zaten dışkapının mandalı konumuna düşürüldüm. Babaannemizin yeğeni olduğu için direk baba ve babaanne aranıp onlara rapor verildi. Koca sülale bi çocuğu kreşe alıştıramadılar anlayacağınız. Neyse, bundan sonraki süreçte, yani yeni kreş denemesinde herkesi oyma hakkım oldu :)

Böyle gülerek anlattığıma bakmayın, son derece sinirlendim ve karı koca huzurumuz kaçtı. Ben hamileyim zaten, diğer çocuk gelmeden alışması gerekiyordu ama kimse uğraşmadı. Niye çocuğu zorluyormuşuz? Ya ne zorlaması, altı üstü yarım gün yani 3 saat gidip oyun oynayacaktı, sosyalleşecekti. Taş taşıtacak değildim ya:) En kızdığım kişi ise kreş sahibi kuzen, ee para almayınca alıştırmaya gerek görmediler heralde... (Bu arada koca buzdolabı alıp hediye ettik, dahası da gelecekti...) Neymiş efemmmm, çok ağlıyormuş dayanamıyormuş içi parçalanıyormuş. Her ağlayana dayanamıyorsan en kısa sürede batarsın sen. Hırslandım, eksi hanelerine yazdım :)

Annem Alanyadan teşrif etti sonunda:) Bi metre göbeğin olmuş diyo, e anneciğim doğursam doğururum artık, baştan beri yanımda olmadığın için göbeğimin büyüyüşüne şahit olamadın, görünce şok olman ondandır diyemedim:) Ama kendi çapında uğraşıyo, 1 haftadır günde bikaç saat de olsa kızıma bakıyo gezdiriyo filan. Geçmişe mazi derler diyip konuyu kapattım bende, iyiniyetli olduğuna inanmak ve herşeyin güzel gideceğini düşünmek istiyorum. O da pişman eminim, bilinçsizce kaprislerle el birliğiyle sütünün kesilmesine sebep olduk çok üzgünüm diyor. Ben de affettim gitti, hem affetmeyip ne olacak, annemdir ne yapsa yutmak durumundayım. Allah başımdan eksik etmesin...

Evde olduğum süre içerisinde çok fazla yazabileceğimi zannetmiyorum ama mümkün olduğunca blogları takip etmeye çalışacağım. Malum koca beyden tırsıyorum bloğumu öğrenirse diye. Anası hakkında az atıp tutmadım burada:)))

Haftaya görüşürüz...

24 Ekim 2011 Pazartesi

Kara bulutlar neden dağılmıyor?

Şehit haberlerine içim yandı. Önce hiçbişey yazamadım, konuşamadım boğazıma düğümlendi herşey. Ben okumaya dayanamadım, evladını kaybedenler ne yapıyor, nasıl katlanıyor diye düşüncelere daldım. Karnımdaki doğmamış bebeğime bişey olursa paranoyaları yaşarken dağ gibi evladının ölüsünü teslim almk nasıl bir acıdır Yarabbim. Kimbilir nasıl öldü yavrucaklar, yandılar mı parçalandılar mı çok mu acı çektiler yoksa bir kurşun bitiriverdi mi herşeyi acaba? Haberleri okuyup işyerindeyim demeden zırıl zırıl ağladım.

Şimdi de yetmedi, biryığın vatandaşımız enkaz altında can verdi. Karım, 4 aylık bebeğim içerde diyen adam mahfetti beni. Gene zırıl zırıl koptum gittim... Bakamıyorum fotoğraflara, düşünemiyorum, sadece üzülüyorum.

Memleketimin üzerinde bir uğursuzluk var, yeter bitsin artık kimseler ölmesin...

4 Ekim 2011 Salı

Erkeklere asla arkanı dönmeyeceksin:)

Evlendiğimizde koca beyin bekarlığından kalma, sadece 1 ay kullanılmış buzdolabını atıp da yeniden bir buzdolabı alma gereği duymamıştık. Doğal olarak küçük bişey. Bakıcımız boş kaldığında bişeyler yapıp yapıp buzluğa atıyor kendi çapında, ama işleri daha ileri götürmeye karar verdi, domates fasülye vs alıp hazırlayıp donduracakmış. Buzdolabının küçüklüğünden şikayet edip derin dondurucu istedi. Ben de dedim ki, "bak x hanım, ben bu buzluğu alırsam seni çok pis kullanırım bayılana kadar yemek yapmak zorunda kalırsın" dedim:) O da yazık benden umudu kesmiş, kendi istiyor yapmayı. Ben de araştırdım, şöyle fazla yer kaplamayacak balkonda bi yerde duracak yarım buzdolabı büyüklüğünde 3 çekmeceli bir model beğendim. Şimdi diyceksiniz ki bu saçmalıkların kocanla ne ilgisi var. Efendim açıklıyorum; şimdi ben beyime(!) ayıp olmasın diye beğendiğim modeli gösterdim fikrini alıyomuş gibi yaptım, tamam dersen alıcam hemen dedim. O da ben alıyım pazartesi, sen uğraşma dedi. Tekrarlıyorum, beğendiğim modeli gösterdim, fiyatın pazarlığını yaptım, bunu al dedim açık açık. Pazartesi öğleden sonra aradım naptın diye, aldım eve geliyo dedi. İçime doğmuş gibi konuştuğumuz fiyata aldın di mi diye sordum, 250 tl gibi fazla bir rakam söyledi. Naaptın sen diyince de, daha güzel bir model aldım diye anlattı. Meğersem benim akıllı kocacım 3 çekmeceliyi bırakmış, 6 çekmeceli, bizim buzdolabı büyüklüğünde bir derin dondurucu almış. Bu çok güzel bayılcaksın diye övüyo bi de. Allahım ya, ben zaten küçük olsun yer kaplamasın diye seçmiştim, adam gitmiş ne almış. İçimden sinirden kudurdum ama yapcak bişey yok. Eve gittim ki gururla beni bekliyor ben karıma kocamanını aldım diye :) Çocuk gibiler yahu, ben bişey yapıyosam bi nedeni vardır di mi, kesin satıcı kandırdı bunu:) Neyse övgü bekliyor, ben de öptüm sarıldım sağol kocacım çok güzelmiş dedim, olan olmuş nasıl olsa.

Ah x hanım, ben sana yapacağımı bilirim, kabus gibi çökücem üzerine domates rendelemekten bayıltıcam seni :)